Taken with instagram

bilirsiniz her konu hakkında 2 çift laf etmesem duramam, her konuda bir fikrim vardır…

tatil sonrası da uzak kaldığım konularda 2 çift kelam etmek istedim… ilk olarak da basketboldan, milli takımımızın ispanya galibiyetinin üstünden sıcağı sıcağına başlayalım!

şimdi litvanya, polonya ve ispanya maçlarını canlı olarak izleyemedim ancak ntvspor.net’den vs. canlı takip etmeye çalıştım, yorumlara ve istatistiklere biraz göz gezdirdim ve klasik herkesin vardığı sonuca vardım…

bize iyi bir şutör lazım; misal ibrahim kutluay tadında, harun erdenay kıvamında attılı tuttulu bir adam lazım bu takıma…! olaya farklı bir noktadan bakıp kendi harcayan şutörlerimize biraz değineceğim. eğer kendilerini geliştirselerdi bu takımın değişmezi olacak oyunculardı bunlar yazık oldu…

bunlarda ilki tahmin edeceğiniz gibi serkan erdoğan. türkiye’de ve avrupa’da bir çok iyi takımda oynamasına rağmen penetre etmekte, defansif anlamda, yüksek yüzdeli şut atmak ve bir de kendine bakmak konusunda bir türlü istikrarlı olamadı. milli takımın ve oynadığı takımların yıllarca ondan çok şey beklemesine rağmen o istikrarlı olamadı ve bir de sakatlıklarla boğuştu. penetre etmese de, defansif olarak bir ömer onan olmasını da kimse ondan beklemese de şutunda ve takım oyununda istikrarı yakalaması bile bize yeterdi aslında ama o bunu yapamadı…

şimdi diyeceksiniz ki ¨e serkan erdoğan bir çok iyi takımda oynadı yae, mis gibi oyuncu¨ buna itiraz etmiyorum ama iyi bir şutör olmak için iyi oyuncu olmak yetmiyor, çok iyi bir oyuncu olmalısınız! şutör oyuncuların bulunduğu mevkiler biraz nankördür ve biraz da futbolda kaleciliğe benzer. forvet 5 gol kaçırır suçlu olmaz, kaleci 1 hatalı gol yer ve günah keçisi olur! bu nedenle şutör oyuncunun defansif yanı, asist becerisi gibi konular hep 2. veya 3. planda kalır. serkan erdoğan gibi oyuncuların düşük yüzdeli oynarım ama savunma yaparım demek gibi bir lüksü yoktur, onlar yüksek yüzdeli oynamalı, savunmada ise vasat bile olabilirler. bu nedenle de serkan erdoğan’ın oyunun diğer yanlarının gelişmesi tabi ki de önemlidir ancak en önemli nokta istikrarlı ve yüksek yüzdeli bir performans göstermesidir…

gelelim şimdi 2. isme; cenk akyol

cenk akyol kadar umut bağlanıp herhalde hayal kırıklığı yaratan bir başka genç yıldız gelmedi son 10 yıldır. düşünüyorum ama bulamıyorum, varsa lütfen hatırlatın! efes altyapısından gelen müthiş yıldız, harun erdenay, ibrahim kutluay ve sonrasında da cenk akyol… gibi ilerleyeceğini sanıyorduk o şutör efsanesinin ama 3. isim tam bir hayal kırıklığı oldu türk basketbolu için… şu anda milli takım kadrosunda, belki her sezon önemli işler yapıyor ama bir ömer aşık’dan, bir ersan ilyasova’dan, bir enes kanter’den bahsettiğimiz gibi bahsedemiyoruz, gazeteler ¨maçın kahramanı cenk!¨gibi başlıklar atamıyor… bir şutör olarak, oyunun diğer yanlarında vasatı aşmayarak bu başlıkları haketmeniz o kadar kolayken cenk de kendini geliştirmeyip yae ben nasılsa yaparım kafasını yaşadı gibi hissediyorum. zaten futbolda da basketbol da türk sporunun en önemli sorunu genç yaşta pohpohlanan sporcuların asla beklenen patlamayı yapamaması ve istikrarsız bir görüntü çizmesi, o takımdan öbürüne savrulması… cenk’i de ben bu hastalıklağa bulaşmış bir basketbolcu olarak görüyorum maalesef.

dediğim gibi yüksek yüzdeli şut atmak dışında basketbolun diğer yanlarında vasat olmak şutörler için başarıyı rahatlıkla getiren bir durumdur. bu tür isimleri arıyorsanız buyrun; navarro (ispanya), kyle korver (nba), -sakat olmayan haliyle- michael redd (nba),

kısacası türk basketbolunun en önemli 2 yıldızı olabilecek serkan erdoğan ve cenk akyol’u kazanmaya aslında çok ihtiyacımız var ve benim hala umudum var…

¨yaee hocaam gerçek hayatta bu bilgi ne işimize yarayacak¨ diyen sınıfın fırlaması haklı sanki….

real madrid vs. 109 children projesi mükemmel bir pazarlama çalışması olmuş. küçüklerin birbrini yemesi de şahane :)

109’un kerameti ise real madrid’in 109. yılından geliyor bu arada.

ha bir de herşey tamam da aşağıdaki gibi saçma bir durum var :) o arkadaş araya nasıl karışmış? küçük ölçekli bu arkadaş kesin milletvekili çocuğu torpille girdi maça! 109’un kerametini bozmasın diye formada vermemişler garibe…