what's in it for me?
spacer
girişimcilik hastalığının çocukluk dönemi belirtileri

(eski bir yazımı paylaşmak istedim nedeni aşağıda)

10-15 sene önce mahallede top oynama, mahalle maçı gibi kavramları vardı türk çocukluğunun. şimdi halı sahadan çıkılmaz oldu, nerde o eski bayramlar misali sokakta top oynanan günler aranır oldu.

kim koymuş bu kuralları dedirten kurallarımız, zamanla lugatı oluşmuş garip sözlerimiz eksik olmazdı.

mesela ilki;
- penaltıyı ben yaptırdım, ben atıcam ya!

peki ya bu, malum hala geçerli;
- atan alır ya… git al!

bu da en yalan kuraldır, mahallede korner kullanmak mı? güldürmeyin! tabiki de;
- 3 korner bi penaltı!


uzadıkça uzayan maçlar;
- 9-9 11’e uzar!
iki dakika sonra…
- 10-10 12’ye uzar!
yirmi dakika sonra
- 15-15 17’ye uzar! 

az önce yediği gol yüzünden, kalelerin büyüklüğünden rahatsız olmuştur gol yiyen takımın yıldız oyuncusu;
- büyütün ya kalenizi, sizin kale daha küçük, ben adımlıycam!


yine bir adım mevzu, aslında güç dengesi kurmak için yapılan aldım verdim hikayesi hep bir gerginliğe sebep olur ve hep bi takım daha güçsüz olurdu.

yakışıklı apo ile iri çağrı hep tartışır…
- aldım verdim ben seni yendim deli kızın saçını örmeye geldim. murat!!!
- ohooo olmaz murat la sen aynı takımda olmaz, siz çok uzunsunuz!
- muratı seçtim la!
- oha ya olmaz, pele de sizde olsun o zaman. siz çok güçlüsünüz! olmaz!!!

ve en enteresanı, bir o kadar sevdiğim de
- uçsam tutardım
mahallenin efsane kalecisidir kendisi, plonjon hastasıdır, topla kaleden çıkıp rakip çalımlamaya bayılır, bir de kornerlerde sanki göt kadar sokakta rakip farketmeyecekmiş gibi sinsice kalesini terkeder kafa vurmaya çıkardı bu repliğin efsane sahibi…

(şimdi burdan sonrası girişimcilikte bu durumun ortaya çıkışları, yeni eklemeler)

bu efsane repliklerin sahibi günümüzde acar girişimci olmaya çalışan genelde bir mühendis veya yazılım geliştirici olarak sık sık karşımıza çıkar…

ne yapar bu girişimciler peki?

yeni çıkan bir proje, bir ürün, yeni bir restaurant veya bir web sitesini gördüklerinde verdikleri 4-5 farklı tepki olur genelde;

örneğin yediği golde kalenin büyük olduğunu iddia eden çocuk misali:

  • ‘tabi ben geçim derdindeyim, maddi imkan olsa ben de yapardım yae’

ya da başka bir bahane:

  • ‘ya işte x’e ihtiyacım var onu bekliyorum’

(x bulunur ve girişimci devam eder)

  • ‘ya işte x tamam da y olmayınca da projede ilerleyemiyorum)

(y bulunur ve girişimci devam eder)

  • ‘şimdi x ve y z olmayınca biraz anlamsız kaldı, z’yi bekleyelim biz en iyisi…

bunların yanında bir de projelerine delice (körü körüne) bağlanan ve bu sınırı tutturamayıp belki biraz bencilce bir istekle ‘penaltıyı ben yaptırdım, ben atıcam’ diyen girişimciler de gıdım ilerleyemez…

bir de uçsam tutardım diyen çağrı adındaki çocuk da büyümüş ve girişimci olmaya adaydır artık ve sık sık der ki:

  • ‘ya bu fikir benim aklıma gelmişti ya! ben daha iyisini yapardım ya!’

ya da

  • ‘benim fikrimin aynısını yapmışlar ama bunların projesinde xyz yok o yüzden başarısız olurlar. ben yapınca daha iyi olacak…!’

şimdi bende bu girişimcilere genelde şu soruyu yöneltmiyorum direk söylüyorum:

peki bu zamana kadar neden yapmadın?!?

neden o topa uçmadın ve tutmadın?!?

sevgili girişimci adaylarımız konuştuğumuz kadar iş yapsak keşke…

ama nerde?

demagoji ve bahane bulmak bizim genlerimize işlemiş, kurtulmak için daha zamanımız var…

ama çok uzak değil…

ne zaman buyurdum: 8 ay önce
tagler: girişimcilik, hastalık, girişimcilik hastalığı, çocukluk belirtileri, .
gipoco.com is neither affiliated with the authors of this page nor responsible for its contents. This is a safe-cache copy of the original web site.