Bazı kadınlar doğuştan mükemmeliyetçidir ya da yetiştirilme şekilleri onları bu duruma getirir. Hayatlanndaki her şey kusursuz olmalıdır. En iyi işte çalışmak, en mükemmel eşi bulmak ve en mutlu yuvayı kurmakla yükümlü hissederler kendilerini.
Bazı kadınlar ise, anne olduklarında mükemmeliyetçi oluverirler. Çocukları için her şeyin eksiksiz olmasını dilerler. Kendilerinin hayatta karşılaştıktan olumsuzlukları, çocuklarının yaşamasını engellemeye adarlar kendilerini. Bu şekilde çocuklannm ömür boyu mutlu ve sağlıklı bir hayat yaşayacaklannı düşünürler.
Hamilelikleri süresince iyi beslenip yasak yiyeceklere ellerini dahi sürmezler. Doğumlarının en iyi hastanede en konforlu şekilde gerçekleşmesi için ellerinden geleni yaparlar. Anne sütünün bu dönem için en sağlıklı besin olduğunu bildiklerinden minik bebeklerini mümkün olduğu kadar uzun emzirirler. Çocuklarının boyu akranlarına göre kısa ise panik olurlar.
Mükemmeliyetçiliğin bedeli çoğu kez ağır olur. Her ne kadar bebek gelişimi üzerine yazılmış kitaplan hatmedip, izlenmesi gereken tüm videoları izlemiş olsanız da, çocuğunuzun hayatı planladığınız gibi kusursuz olmayabilir. Zira sizin yaklaşımınız, çocuğunuzun yaptığı hatalan kabullenmesini güçleştirecek ve bu da hatalannı görüp ders çıkarabilme kabiliyetinin gelişmesini engelleyecektir.
Her zaman mükemmel olmak, her şeyi doğru yapmak, en iyisi için savaşmak zorunda değilsiniz. Kendinizi içinizde var olan annelik güdüsüne teslim ettiğiniz takdirde, zaten bebeğinizin ihtiyaçlarına karşılık verecek özelliklere sahip olduğunuzu fark edeceksiniz. Hem bebeğinize, hem de kendinize hata yapma alanlan vermeniz, aranızdaki ilişkideki hayal kınkhklarını azaltacaktır.
Emzirmeyi ele alalım. Anne sütünün bebekler için en iyisi olduğu, bilimsel olarak kanıtlanmış bir gerçek. Her ne kadar başlangıçta uzmanların tavsiyeleri üzerine emzirmeyi tercih ettiyseniz de, bir süre sonra bundan ne kadar keyif aldığınızı fark edip bebeğinizi mükemmeliyetçilik adına değil, aranızda oluşan bağın büyüsüne kapılıp emziriyor olacaksınız. Ancak eğer emzirme problemlerinizi çözemiyorsanız ve bu sizin için bir işkence haline gelmişse, bebeğinizi, sütünüzü uygun aletlerle sağmak suretiyle besleyebilirsiniz.
Kendi sağlık ve sıhhatiniz için emzirirken beslenmenize dikkat etmek gerektiğinin farkındasınız. Ancak bazen canınız abur cubur çekiyor. Kremalı bisküvilere ya da cipslere dayanamıyorsunuz. Kendinizi tutmanıza gerek yok. Hamilelik sonrası önerilen diyetlere harfiyen uymak zorunda değilsiniz. Ara sıra küçük kaçamaklar yapıp, ertesi gün sağlıklı beslenerek açığı kapatabilirsiniz.
Mükemmeliyetçi annelerin takıldıkları bir diğer konu ise, bebeklerinin ağlamalarıdır. Bebeğiniz her ağladığında onu susturmanın mümkün olmadığını kabullenmelisiniz. Ağlayan bebeğinizin ihtiyaçlannı karşılamak elbette ki göreviniz ancak yapabileceklerinizin sınırlı olduğunu aklınızdan çıkarmayın. Bebeğinizi susturamadığmız zamanlarda kendinizi suçlamak yersiz. Emin olun, dünyadaki en mükemmel anne
bile bu konuda çoğu kez başarılı olamaz.
Evinizin her daim düzenli ve temiz olması gerekmez. Hiç kimse, vaktinin çoğunu bebeğinin bakımına adayan yeni bir annenin evinin pırıl pırıl olmasını beklemez. Hayatın her alanında mükemmel olmaya çalışmak sizi fazlasıyla yorar. Bırakın sehpanızm üstünde biraz toz biriksin. Sizce minik bebeğinizin mi size daha çok ihtiyacı var, yoksa kirlenen pencereleriniz mi?
Ev işlerim ikinci plana atmanız, tüm işlerden elinizi ayağınızı çekmeniz anlamına gelmez. Etrafı göz zevkinizi tatmin edecek kadar toplayıp, hafif bir temizlik yapmak size iyi gelecektir. Tabii bu konuda da eşinizden yardım istemeyi ihmal etmemelisiniz. Evinizin modadergilerinde gördüğünüz o muhteşem evler gibi görünmesini istemeniz normal, ancak bunun için kendinize biraz zaman tanıyın. Günün birinde çocuğunuz ya da çocuklarınız büyüdüğünde hep hayal ettiğiniz evlerden birine sahip olabilirsiniz. Ama bebeğiniz tekrar bebek olamayacaktır. Anın keyfini çıkarmaya bakın.
Kafanızdaki “mükemmel anne” imajı, anın tadını çıkarmanıza engel teşkil ediyorsa, derin bir nefes alıp, sahip olduğunuz şartlarda yapabileceğinizin en iyisini yapıyor olduğunuzu kendinize hatırlatın. Çocukluğunuzdan beri bilincinize yerleştirilen anne modelini bir kenara bırakip, bebeğinizle kurmuş olduğunuz diyalogun tadını çıkarmaya bakın. Her an bebeğinizle uyum içindeyseniz, bebeğinizin ihtiyaç duyduğu mükemmel annenin ta kendisisinizdir.
Kendinizi şüphe, yalnızlık ve endişeye karşı savunmak için destek alın. Dünyayla ilişkinizi kesmeyin.
Küçük çocuklarıyla evde kalan annelerde depresyon riski daha yüksektir. Bunun en önemli nedenlerinden biri, dış dünyadan kendini soyutlamaktır. Başka bir yetişkinle konuşmadan geçen uzun saatler ve küçük bir bebeğin bitip tükenmeyen isteklerini karşılamaya çalışmak ruhsal sağlığınızı bozabilir. İşlerin bu noktaya gelmemesi gerekir.
İnsanların küçük topluluklar halinde yaşadığı ve birbirlerine yardım ettiği 150 yıl öncesini düşünün. Geniş bir ailenin tüm fertleri aynı evi paylaşmıyorlarsa da birbirlerine çok yakın oturuyorlar ve işleri aralarında bölüşüyorlar, hastalarla ilgileniyorlar ve çocuk bakımında yardımcı oluyorlar. Kocalar ve babalar ahırda, tarlada ya da evin altındaki dükkânda çalışıyorlar ve öğlende yemeğe eve geliyorlar. Genelde etrafta konuşacak ve bilgi edinilecek arkadaşlar, kız kardeşler, anneler, teyzeler gibi yakın başka kadınlar da oluyor.
Şimdi bir de modern anneyi bununla kıyaslayın. Yakınlarda bir aile üyesi olabilir ama muhtemelen kapı komşusu değildir. En yakın akraba binlerce kilometre ötede olabilir. Arkadaşları çalışan ve farklı hayat tarzları olan kadınlardır. Komşularını tanımıyordur. Tamsa bile çoğu, gün boyu evde değildir. Kimsenin onu tanımadığı büyük alışveriş merkezlerinde alışverişini yapar. Sabah kocasını işe uğurladıktan sonra akşam o dönene kadar konuşacak bir insan bulamayabilir.
Anneliğin bu ilk evrelerindeki sorunları rahat atlatabilmek için hayatınızı ilk ömektekine benzetmeye çalışın. Kendinize farklı ihtiyaçlarınızı giderecek insanlardan oluşan bir destek sistemi kurun. Yaslanabileceğiniz arkadaşlarınızın olması, bir anne olarak hayatınızı daha kolay, eğlenceli ve değerli kılacaktır.
Yaşadığınız çevrede başka kaynaklar da vardır. Bir göz atın ve deneyin. Bir grup size uymazsa bir başkası uyabilir. Anne-bebek programlarına yazılmak, bebekli diğer kadınlarla tanışmanın diğer bir yoludur. İş arkadaşlarınızdan anne olanlarla da böyle bir ilişki kurabilirsiniz. Kim bilir, belki yürüyüşlerinizden birinde birkaç sokak ötede yaşayan bir anneyle tanışırsınız.
Annelik değerlerinizi ve bazı diğer ilgilerinizi paylaşan, yanında rahat hissedebileceğiniz birini bulduğunuzda arkadaşlığınızı sürdürmek için biraz daha çaba gösterin. Sabah birlikte bir yürüyüş ya da bir öğle yemeği planlayın. Bir grup bazı ihtiyaçlarınızı giderirken diğer arkadaşlarınız da farklı durumlarda destek verecektir.
Anneniz, kayınvalideniz ya da diğer aile üyelerinin gruptaki yerini küçümsemeyin. Her konuda anlaşamasanız da sizi ve bebeğinizi çok sevdiklerinden emin olun. Eğer hepiniz, bazen fikir ayrılığına düşeceğiniz konusunda hemfikir olursanız, birbirinizden bir şeyler öğrenebilirsiniz. Pek çok kadın kendileri çocuk sahibi olduğunda anneleriyle ilişkilerinin daha derinleştiğini fark etmişlerdir.
Destek grubunuzda isterseniz kitap, dergi ve internet sitelerine de yer verebilirsiniz. Sorumlu anneliğe destek veren kitaplar için çevirimiçi La Leche League kataloguna göz atabilirsiniz. 3 harika annelik kitabı bulunmaktadır: Annelik (Mothering), La Leche League Yeni Başlayanlar (New Beginners) ve Baby Talk. Unutmayın okuduğunuz her şeye inanmak ya da kabul etmek zorunda değilsiniz. Özellikle internette yazılanları dikkatli okuyun. Bebeğinize zarar vereceği şüphesi uyandıran kitap, dergi, internet sitesi, sohbet odalan ve e-posta listelerinden uzak durun.
Anneliğe alışmak zordur. Hayatınızda büyük bir değişimdir. Bir destek sistemi, değişikliklerin üstesinden gelirken size çok yardımcı olacaktır.
Bebeğiniz dünyaya geldiğinde isteseniz de istemeseniz de, arkadaşınız olsun olmasın, herkesin bebeğinizle ilgili tavsiye vermeye hazır olduğunu göreceksiniz. Bu tavsiyelerden bir kısmı gerçekten işinize yarayabilir. Deneyim sahibi anne-babalar nereden ayakkabı alınacağından çamaşırların nasıl yıkanacağına, ya da bebek ağladığında ne yapılacağına kadar pek çok işe yarar bilgi verebilir. Anne-baba olma yolunda tavsiyelerine güvenebileceğiniz kişilerin kıymetini bilin ve ihtiyacınız olduğunda deneyimlerinden faydalanın.
Diğer taraftan her tavsiye de size uyacak değildir. Hangi tavsiyeye kulak asmayacağınıza karar vermekte pek zorluk çekmezsiniz. Mesela size yanlış gelen; bebeğinize yapamayacağınız ya da aranıza mesafe koyacak tavsiyelere uymamak akıllıca olacaktır.
Çocuk yetiştirme tavsiyelerinin talihsiz bir yanı da vardır. Bir anne olarak özgüveninizi yerle bir edebilir. Sezgileriniz size bir şey söyler ancak anneniz, kayınvalideniz, kardeşiniz ve en yakın dostunuz buna karşı çıkabilir. Bunca kalabalık karşısında iç sesinizi duyamaz olursunuz. Sizden deneyimli biri daha farklı bir yol izlemeniz gerektiğini söylediğinde yaptığınızdan emin olmak zor olacaktır.
Bu sizin hatanız değildir. Bebeğinizi çok sevdiğinizden onun için en iyisini isteyeceksiniz. Uzun vadede onun mutluluğu için; bir kitabın, bir doktorun ya da sokakta karşılaştığınız yaşlı bir kadının söylemesi fark etmez neredeyse her şeyi yapmaya kalkarsınız. Minik ve yardıma muhtaç bir insanla ilgilenme sorumluluğu bir anneyi yıldırabilir. Ne kadar çabalarsanız çabalayın, yaptığınız işin ağırlığını her daim üzerinizde hissedeceksiniz.
Bebeğinizin verdiği ipuçlarından onun ihtiyaçlarını karşılayabildiğiniz sürece, bu işte yeni olsanız da, bebeğiniz için verdiğiniz kararlara güvenebilirsiniz. Süreç içinde bazı önyargılarınızdan kurtulacaksınız. Bebeğinizle geçirdiğiniz süre, bazen mantığa ayrı gelse de, sizi bu eşsiz birey hakkında işin uzman yapacaktır.
Sezgilerine güvenen bir anne olmanız, çevrenizdekiler hata yaptığınızı söylediğinde sarsılmayacağınız anlamına gelmez. Özellikle annelik dergilerinde yazılanları görünce doğru olanı yapıp yapmadığınızı düşüneceksiniz. Anneniz ya da en yakın dostunuz gibi değer verdiğiniz birinden bir tavsiye geldiğinde kendi kararlarınızın arkasında durmak kolay olmayacaktır. Bir işte acemiyseniz, sevdiğiniz ve saydığınız birinden onay almak istersiniz. Destek görmeden kendi bildiğiniz yoldan gitmek zor olacaktır.
Yeni anneler için istemedikleri tavsiye ve eleştirilere katlanmak büyük bir problemdir. Bağımsız bir yetişkin olduğunuzu göstermek ya da anneliğin sorumluluklarını kaldırabilme gibi pek çok duygusal mevzu ortaya çıkacaktır. Tartışma isteğiniz ağır basar, ancak böylesi duygusal bir dönemde ilişkiniz bozulmasın diye tereddüt edersiniz. Ne diyeceğinizi bilemez olursunuz. Zaten hassas olan bir durumda yüzleşmek, pek iyi sonuçlar doğurmaz.
Tavsiyelerde bulunan insanların içtenlikle sizin için en iyisini istediklerini unutmayın. Sizi ve bebeğinizi çok sevdiklerinden, işleri sizin için kolaylaştırmak isteyeceklerdir. Bunu aklınızdan çıkarmayın ve onlara teşekkür edin. “Biliyorum benim zorlandığımı düşünüyorsun. İlgin için çok teşekkür ederim ama bebeğimi ağlarken görmek beni yıkar.” diyebilirsiniz. “Bu hafta bir akşam, yemek getirebilirsin belki.” deyip onlara başka bir yardım yolu önerebilirsiniz.
İyi niyetlerle birlikte, onların da kendi ebeveynlik tecrübelerini onaylatma ihtiyacıyla, tavsiyeleri birbirine karışır. Anneniz emzirmeyi tercih etmediyse sizin bebeğinizi emzirme kararınızı endişeyle karşılayabilir. Sanki size yeterince iyi annelik yapmadığını ima ediyormuşsunuz gibi algılayabilir. Kendi asabi bebekleri, sözde uzmanların tavsiyeleriyle ağlamaktan yorgun düşerken, sizin kollarınızda sakin sakin duran bebeğinizi kıskanan bazı çiftler, her ne kadar pişman olsalar da size tavsiyesine uydukları kitabı verebilirler. Yeni, gelişmiş ve psikolojik açıdan daha iyi olan bebek yetiştirme yönteminizle övünmek yerine, o insanların da kendi durumlarına uygun olarak ellerindeki bilgilerle, ellerinden gelenin en iyisini yaptıklarının farkına varın. Onların özellikle beğendiğiniz bir yöntemi varsa onun hakkında konuşmayı tercih edin. Bir süre sonra kimlerle bilgi paylaşımı yapabileceğinizi öğreneceksiniz.
Bilgi paylaşımı eleştirileri etkisiz hale getirmek için iyi bir yoldur. Birkaç, temel gerçek harikalar yaratabilir. Mesela; “en mükemmel besin olduğundan anne sütü çok çabuk hazmedilir ve bebek kısa sürede acıkır.” ya da “ilk 6 haftada daha çok kucağa alınan bebekler sonraları daha az ağlarlar.” gibi. Gerçekler üzerine tartışmak zordur. Ayrıca “her bebek farklıdır.” diyerek insanları atlatabilirsiniz. Veyahut “biz bebeğimizi tanıyoruz, böylesi işimizi görüyor.” deyip konuyu değiştirebilirsiniz.
Bebek ağladığında ne yapılacağı ve nerede uyuması gerektiği en dikkat çeken iki tartışma konusudur. Genelde insanların istediği bebeğin bağımsız olabilmesidir. Eğer bebeğinizi sakinleştirmek için fazlaca kucağınıza alırsanız, bazıları onu şımarttığınızı ve bırakmanıza izin vermeyeceğini söyleyecektir. Unutmayın ki bebekler bir mantık dizgisi geliştirmezler. Anne-babasıyla yakınlık kurma ihtiyacını karşılamak, tüm hayatı boyunca annesine yapışıp kalmasına neden olmaz, aksine onu bağımsız olmaya hazırlar. Bebeğinizle birlikte uyumak aşağı yukarı aynı eleştirileri getirir. İnsanlar erken yaşlardaki bağlılığın, ilerleyen yıllarda bağımsızlığı desteklediği fikrini kabullenmekte zorlanırlar. Belki de kendi bağımsızlık anlayışları, güven ve itimat üzerine kurulu olmadığı içindir.
Çiçeği burnunda bir anne olarak eleştirileri olgun bir tavırla karşılamalısınız. Başka bakış açılarına da değer vermeli, her zaman haklı olduğunuzu savunmamalısmız. Kendinizi savunmaşız, kendine güvenemeyen ve de aşırı yorgun hissederken bunu kabullenmek kolay olmayacaktır. Ama unutmayın, bebeğinizin uzmanı sizsiniz. Birkaç gün boyunca sürekli onunla birlikte olmak size bu hakkı verir. Bu yüzden sezgilerinizi ve bebeğinizin ipuçlarını izleyin. Birkaç ay içerisinde mutlu ve huzurlu bebeğiniz, sizin ilgili bir anne olduğunuzun başlıca kanıtı olacaktır. Eleştirenler doğru yaptığınızı kabul etmek zorunda kalacak, siz de bir anne olarak kendinze güven kazanacaksınız.
Nedensiz yere emzirmeyi bırakmayın.
Pek çok anne, bebekleri henüz altı aylık bile olmamışken, anne sütünü kesiyor. Çok azı bir yaşına kadar emziriyor. İdeal olanı bebek kendi kesilene kadar emzirmeye devam etmektir ki bu da bir yaşa tekabül eder. İki yaşma kadar emzirmenizi öğütleyen uzmanların sayısı azımsanamayacak kadar çoktur. Bu süre size uzun gelebilir ama bebeğiniz istediği sürece onu anne sütünden mahrum bırakmayın.
Bebeğinizle başarılı ve uzun süreli bir emzirme ilişkisi kurarken sorunlar çıkacaktır. Bunlardan bazıları emzirme konusunda kararlı olmanızla; bazılarıysa bundan zevk almanızla alakalıdır. Emzirmeye alıştıkça ne zaman bırakacağınız konusunda daha az endişe edeceksiniz. Bebeğinizi erkenden sütten kesmeden önce, kararınızı farklı açılardan gözden geçirmekte fayda var.
Pek çok araştırmada, sütten kesmenin en önde geleni yeterli süt olmamasıdır. Bu, emzirme hakkında bilgi sahibi olan birine şaşırtıcı gelebilir. Zira süt üretimi arz-talep prensibi ile gerçekleşmektedir. Normalde, bebeğinizin doğru ve güçlü bir şekilde emdiğini varsayarsak, vücudunuz bebeğin emdiği kadar süt üretecektir. Ne kadar çok emerse göğsünüzde o kadar çok süt olacaktır. İki emzirme arasında, göğüslerinizin tekrar dolmasını beklemek zorunda değilsiniz. Bazen daha dolu olduğunu hissettiğiniz zamanlar olsa da, göğüslerinizde daima süt vardır.
O halde niye çok az sayıda anne emzirmede anatomik problemler yaşıyor, bu kadar çok anne yeterli sütü olmadığını düşünüyor? Öncelikle, emziren çiçeği burnunda bir anne olarak, kendi vücudunuza ve bebeğinize güvenmeyi öğrenmelisiniz ki, bu her zaman kolay olmaz. Biberonla beslediğinizde içilen miktarı görürsünüz. Bunları topladığınızda eldeki miktar, pek çok anne gibi sizi de mutlu eder. Emzirme ile bebeğinizin ne kadar süt aldığını ölçemezsiniz. Dolayısıyla tek yapabileceğiniz, bebeğin karnı doyana kadar emdiğine inanmak ve acıkınca tekrar emzirmektir.
Emzirmeye devam edip etmeyeceğinizi düşünürken, bebek çok sık emmek istediğinde sorun çıkacaktır. Çok acıktığını düşünürsünüz, ancak muhtemelen mesele bu değildir. Belki bebeğiniz büyümekte iken, sizin sütünüzden alabileceği daha fazla enerjiye ihtiyaç duyuyordun Huzurlu hissetmek veya sizinle daha sık iletişime geçmek için de daha sık emmek istiyor olabilir. Az ama sık öğünleri tercih edebileceği gibi, arada atıştırmalık istiyor da olabilir. Bebeğinizi emzirirken yalnızca fiziksel açlığını değil, duygusal açlığını da gideriyor olduğunuzu aklınızdan çıkarmayın.
Bebeğinizin yapısına birebir uyumlu olduğu için, anne sütü mamadan daha hızlı hazmedilir ve emen bebekler daha sık acıkır. Üç dört saat aralıklarla beslenmeyi öngören bebek diyetleri, mamayla beslenen bebekler için sorun teşkil etmese de, anne sütüyle beslenen bebekler için çok uygun değildir. Normal bir bebeğin, ilk aylarda gün içinde sekiz ile on iki kez emzirilmesi gerekmektedir ve emzirme seansları belli saat dilimlerine yayılmaz. Bebeğinizin acıktığını sizden daha iyi kimse bilemez.
Bebeğinizin yeterli beslendiğinden emin olmak için başvurabileceğiniz çeşitli yollar mevcut. İlk olarak, doğumdan ortalama beş gün sonra bebeğinizin kilosunu ölçün. Kirlettiği bezleri de atmadan önce gözden geçirmenizde fayda var. Bebeğiniz doğduktan dört beş gün sonra, günde üç ile beş kez kakasını yapar. Bazı bebeklerin daha az kaka yapıyor olması, emme konusunda yeterince iyi olmadığının göstergesi olabilir. Çünkü öğünlerin en sonunda göğsünüzden gelen yoğun kıvamlı süt, bebeğinizin bağırsak sistemini güçlendirecek içeriğe sahiptir.
Bebeğinizi sık emzirmek, sütünüzü artırsa da bir süre sonra emzirme problemi haline gelebilir. Bebeğiniz her acıktığında yanınızda olmanız gerektiğinden, sütünüzü sağarak onu biberonla besleme yoluna gidebilirsiniz. Hem evinizin dışındaki hayata dâhil olup, hem bebeğinizi emzirebilirsiniz.
Bebeğinizi neredeyse her yerde emzirebilirsiniz. Dikkatli olursanız kimse ne yaptığınızı anlamaz, gerçi yaptığınız işte utanılacak bir şey yok. Toplum içinde bebeğinizi daha rahat emzirebilmek için kanguru kullanabilirsiniz. Askılannı biraz kısmak suretiyle bebeğinizin başını ve göğüslerinizi saklayabilirsiniz. Omuzun üzerinden sarkan bir örtü de işe yarayabilir. Önceden evde ayna karşısında ya da bir arkadaşınızla deneme yapabilirsiniz. Dışandayken bebeğiniz emmek isterse onu susturmaya çalışmak yerine, hemen göğsünüzü önermenizi tavsiye ederim. Bu sayede hem bebeğiniz, hem siz daha rahat ve huzurlu hissedersiniz.
Toplum içinde bebeğinizi emzirmeye alışmak biraz vaktinizi alabilir. Ama bir düşünün. Kadın göğüsleri her yerde sergilenmiyor mu? Televizyondaki reklamlar, moda dergileri, plajlar… Kim, niye göğüslerinizi asıl amacına uygun kullanırken gözünü üstünüze diksin? Bazıları emzirmenin özel bir mesele olduğuna ısrar etse de, bebeklerin sık sık emme istekleri bu görüşü boşa çıkarır. Sürekli gizlice banyo köşelerinde bebeklerini emzirmeye çalışan anneler, ikinci sınıf insanlar olmak zorunda değiller.
İşe geri dönmek bile emzirmenin sonu olmak zorunda değildir. Siz yokken de anne sütü alabilmesi için, bebeğinize süt sağıp bırakmak zorunda kalacaksınız. Ancak böylelikle bebeğinizi emzirmeye devam edebilecek ve onunla sıcak, sarmaş dolaş vakitlerin tadını çıkaracaksınız.
Aileniz ya da arkadaşlarınız emzirme konusunda pek destekleyici değillerse, La Leche Lea-gue gibi anne ve bebeklerle alakalı çeşitli organizasyonlar düzenleyen dernekleri takip etmek, yapacağınız en iyi şeydir. Diğer emziren annelerle birlikte olmak, emzirmenin doğal bir şey olduğunu fark etmenizi sağlayacaktır. Başka aileler ile vakit geçirmek; emzirmenin, bebeğinize sağlık ve iyi beslenme sağladığı kadar onunla ilişkinize eğlence ve yakınlık kattığım da anlamanıza yardımcı olacaktır. Çevrenizden emzirmeye karşı olumlu tepkiler görürseniz, karşınıza çıkacak tüm zorlukların üstesinden gelebilirsiniz.
Kolay bebekler olduğu gibi, yüksek beklentileri olan, anne babalarından çok şey isteyen ve istediklerini elde edene kadar şikâyet eden, zor bebekler de vardır. Kısa zamanda bu tip bir bebeğe sahip olup olmadığınızı anlarsınız.
Yüksek beklentili bebekler aşırı hassastırlar. Etraflarında olan biteni anlayabilmek için daha fazla yardıma ihtiyaç duyarlar. Her daim kollarınızda olmak isterler. Sık sık emerler. Yatırdığınız gibi uyanıverirler. Uyurken bile ten temasına ihtiyaç duyarlar. Asla size rahat vermezler.
Yüksek beklentili bir bebeğe sahip olmak, annelik hakkındaki duygularınızı değiştirebilir. Uysal ve şirin, minik bir bebekle huzur içinde sarılıp uyuduğunuzu hayal ederken, kendinizi oldukça yorgun, mızmız ve huysuz bir bebeği bir ya da iki saatliğine uyutmaya çalışırken bulabilirsiniz. Bu noktada bebeğinize karşı daha az şefkatli hissedebilir ve bu sebeple diğer pek çok anne gibi kendinizi suçlayabilirsiniz: “Neyi yanlış yapıyorum?”.
Hiç bir şeyi yanlış yapmıyorsunuz. Ara ara sabrınızın tükendiğini hissetmeniz normal.
Bazı kadınlar, yaradılışı gereğince bu noktaya diğerlerine göre daha erken vanrlar ki, bunda utanılacak bir şey yoktur. Önünüzdeki aylarda her şeyin daha iyiye gitmesi için, bu tip zorluklara alışmanız gerektiğini unutmayın.
“Yüksek beklentili” terimi tam olarak ne manaya gelir? Öncelikle minik bir bebeğin isteklerinin, ihtiyaçlarından ibaret olduğunu ve ağlamanın tek iletişim yolu olduğunu unutmayın. Bebeğinizin mızmızlanması şımarıklığına, sizi rahatsız etme isteğine ya da bu küçük yaşta hayata karşı bir meselesi olma olasılığına bağlanamaz. Mutlaka bir şeye ihtiyaç duyduğu aşikârdır. Ancak o şeyin, ne olduğunu anlayamadığınızda ya da yorgunluktan bitap düştüğünüzde, yıpranmış sinirleriniz farklı sonuçlara varmanıza yol açacaktır. Öyle ki, bebeğinizin ağlamasını şımarıklığına bağlayıp, onun umduğunuz kadar eğlenceli olmadığını düşüneceksiniz.
İşte bu noktada, yüksek beklentili kavramına tutunup, derin bir nefes almalı ve buradaki yetişkinin siz olduğunu ve size bir şey anlatmaya çalışan bir bebekle muhatap olduğunuzu unutmamalısınız. Bunu mutlaka kazanmanız gereken bir savaş olarak görmekten vazgeçip, bebeğinizin hırçınlık yapmaya çalışmadığını kabul edin. Sizin işiniz bu bebekle ilgilenmek. Neredeyse kollarınızdan hiç bırakmadığınız bebeğiniz susmak bilmeyebilir. Ama en azından içten içe onun yanında olduğunuzu bilip, kendini güvende hissediyordur.
Bebeğinizin tüm ihtiyaçlarını tek başınıza karşılayabileceğinizi sanmayın. “Yüksek beklentili” bir bebek annesi olarak kabullenmeniz gereken ikinci kural budur. Siz yorulduğunuzda onu saracak yardımcı kollara ihtiyacınız olacak. Bebeğiniz kadar enerjinizi tüketen ev işleri ve diğer sorumluluklarınız için yardıma ihtiyacınız olduğunu unutmayın. Bebeğiniz pek minnettar görünmese de, tüm çabalarınızı takdir edecek bir desteğe ihtiyacınız olacak. İçinizdeki bebeğinizin ihtiyaçlarını anlama ve karşılamada sorun çıkaran engelleri ortaya çıkarmak için de yardıma ihtiyacınız olabilir.
Sizde var olmayan bir şeyi vermeniz mümkün değildir. Duygusal deponuz boş iken ilerleyemezsiniz. Eğer tek başınıza mücadele ediyor, kendinizi yalnız ve mutsuz hissediyorsanız, başınız dertte demektir. Kendinize bakamazsanız, bebeğinize de bakamazsmız. Yardım istemekten çekinmeyin. Eşinizle, aile üyelerinizle ve arkadaşlarınızla hissettiklerinizi paylaşın. Bırakın bebeğinizle başkası ilgilensin. Bu sayede sizi rahatlatacak bir banyo yapabilecek ya da dışarı yürüyüşe çıkabilecek fırsatlar yaratmış olursunuz. Altıncı bölümü tekrar okuyun ve yardım isteme ile kendi bakımınıza özen gösterme hususunun üzerinden geçin. “Neden ben?” diye düşünmek yerine, “başka kim var?” diye sorun kendinize. İnternette yüksek beklentili bebek sahibi başka insanlar, özellikle bebekleri biraz daha büyümüş olanlar hakkında biraz araştırma yapmanızda fayda var. Unutmayın ki birkaç ay sonra bebeğiniz fıziksek olarak biraz daha geliştiğinde, işler daha iyiye gidecektir. Her bebek bağlanmaya ihtiyaç duyar. Ancak bazıları, bunu daha yoğun bir şekilde yaşar. Aslında bu sizi ve eşinizi, duyarlılığınızı artırarak kısa sürede uzman ebeveynler yapacağından, sizin için bir lütuf olarak da algılanabilir.